Değerli okurlarım bu yazı serisinde filmlerden ve romanlardan karakterleri evinize getirmeye çalışacağım. İlk yazımızda evinize Mışka karekteri gelecek. Hazırsanız açın kapılarınızı Yeke kişi geliyor.
Türk sinemasın en iyi aktörleri arasında beş isim sayın dense birçok kişinin ilk beş kişi arasında göstereceği Tarık Akan oyunculuk hayatını müthiş bir filmle sonlandırır. Yalnız, yapayalnız bir adamın hikayesi ile seyircilerin karşısına çıkar. Tarık Akan ile Şerif Sezer Yol filminden yıllar sonra bu filmde birlikte oynarlar. Aşkın ve nefretin birbirine ne kadar yakın olduğunu gösteren film: Deli Deli Olma.
Tarık Akan filmde, Mışka adlı bir Malakan’ı canlandırıyor. Şerif sezer ise Popuç adlı bir karaktere can veriyor. Film Kars’ta geçiyor. Bir cenaze ile başlar film ve bir cenaze ile biter. Savaş karşıtı oldukları için Kars’a sürgün edilmiş bir topluluk olan Malakanlardan köyde sadece iki kişi kalmıştır. Filmin başında o iki kişiden birisi ölmüştür, diğeri ise göz yaşları ile onu tek başına toprağa gömer. Geride kalan uzun sakallı kişinin adıdır Mışka.
Mışka eşittir yalnızlıktır benim için. Mışka eşittir nezaket ve aşk… Popuç ise öfke dolu gözlerle Mışka’ya bakan gururu incinmiş asi bir kadın. Piyano ve Alma ise filme bizi çeken harika detaylar.
Piyano Mışka’nın babasından ona hediye kalmıştır. Alma ise Popuç’un müzik yeteneği olan ve gizli gizli Mışka’nın evine gelip onunla ilgilenen torunudur. Mışka filmin bir yerinde piyanonun başına geçer ve başlar yalnızlığın ete keme bürünen halini müzik yoluyla ruhumuza akıtmaya…
Bir sarmaşık olsaydım,
Sıkıca tutunsaydım bir yere.
Sökülüp atılmasaydım,
Köklerimi salsaydım
Derinlere.
Bir sarmaşık olsaydım,
Dolasaydım gövdemi döne döne.
Günlerce aynı yerde kalsaydım,
Hareketsizlikten uyusaydım.
Bense ayrık otuyam,
Her çıktığı yerden sökülen.
Sarmaşık olmak isteyip de;
Basit bir ot bilinen.
Bir ayrık otuyam,
Kökü olmayan,
Sevilmeyen.
Sarmaşık olmaya özenen;
Öylece bir ot işte
O şarkıyı Tarık Akan’dan dinlerken pardon Mışka’dan yani filmdeki lakabı Yeke Kişi olan o yalnız adamdan dinlerken ağladığımı itiraf etmek istiyorum.
“Bense ayrık otuyam,
Her çıktığı yerden sökülen. “ Köksüzlüğe daha doğrusu kök salamamışlığa yani bir yerli olamamışlığa olan bir haykırıştı. Mışka çok nazik, çok dertli, çok güzel bir karakterdi. Piyanosundan taşan o sesler dünya yalnızlarının tınısı olmuştu adeta bana.
Film boyunca Mışka’ya öfke dolu gözlerle bakan Popuç’un filmin sonundaki bakışları Şükrü Erbaş mısralarına tercüman olur.
İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin…
Keşke Türkiye’deki her şehrin böyle bir filmi olsaydı diyorum. Karslılar çok şanslı. Kendi kültürlerini, renklerini bu kadar güzel anlatan bir filmleri olduğu için.
Çok güzel bir yazıydı serinin devamını merakla bekliyorum