Evlilikte eşler çatışma anında bir takım çözümleri uygulamaları gerekir. Öncelikle sorunun ne olduğunun anlaşılması ve bu sorunun uygun yer ve zamanda başbaşa konuşulması çözüm adına önemli iki adım olacaktır.
Eşlerin yaptığı en büyük hatalardan biri buyurgan ve saldırgan bir beden dili ile tartışmaya başlamalarıdır. Bu bağlamda sakin bir ses tonuyla konuya girmek karşıdaki eşin de tansiyonunu düşürecektir. Kullanılması gereken dil sen dili yerine ben dili olmalıdır ve uygun bir yere oturarak konuşmak ayakta konuşmaktan daha az gerginlik doğuracaktır. Tartışmalarda sert bir giriş her zaman karşıdaki kişiyi saldırılmış hissine götürür. Oysa muhatabı ilk sözcüklerle rahatlatmak işimize değer verdiğimiz göstermek ve sandviç tekniği ile sorunu ortaya alıp öncesinde sonrasında işimize onu değerli hissettirecek cümlelerle konuya girmek tansiyonunu başlangıçta düşürecektir.
Bütün dünya dillerinde en tatlı ses insanın kendi isminin geçtiği sestir. Öncesinde sevgi ve ilgi sözcüğü eklenmiş bir söylemle söylenen isim herkesi etkileyecektir. Sonrasında abartılı bile olsa olumlu bir yönü ön plana çıkarmak tartışmanın seyrini en başta belirleyecektir. Mesela evliliğimizde şu an sorunlar yaşıyor olabiliriz ama birlikte hareket ettiğimizde sevgimizin aşamayacağı hiçbir engel olmadığını daha önce gösterdik cümlesi hem olumlama, hem geçmişe övgü, hem de hazırdaki problemi çözme adına güzel bir giriş olabilir. Önemli olan bu noktada olumsuzu görme olumlu yücelt anlayışını öne çıkarmaktır.
Uygun bir giriş yaptıktan sonra yaşadığınız kırgınlığı kendi açımızdan anlatmalı ve bizi üzen davranışın bizi nasıl olumsuz etkilediğini açıklamalıyız. Bu bağlamda eşlerin yaptığı en büyük yanlış bu durumu anlatırken öğüt vermeye ve ahlak dersi vermeye çalışmalarıdır. Oysa zaten eşinizin sizinle sorunu vardır ve tavsiyelere kendini kapatmıştır. Dolayısıyla beden dili açısından anlatacak olursak iki elini önünde birbirine dolanmış kapalı bir beden dili açacak olan her şey rahatlatıcı ve derin nefes aldıran bir yaklaşım olacaktır.
Durumun bizim tarafımızdan görünen kısmını açıkladıktan sonra duygularımızı ifade etme safhasına geçeriz. Eşimizin davranışından dolayı etkilendik ve üzüldük diyelim. Buradaki Üzüntü duygusunu ben diliyle ifade etmemiz gerekecektir. Bu bağlamda öfkemiz tuzağını düşmemeliyiz. Zira öfke karşıya yönelik bir duygudur ve incinmenin dışavurumu değildir.
Öfke duygusu insan doğasının bir parçasıdır. Genel olarak öfke insanın bir engellenme ile karşı karşıya kalması, haksızlığa uğradığını düşünmesi, incinmesi, yoksul bırakılması gibi durumlarda hissettiği duygudur. Genelde sebep olan kişiye yönelen bu duygu olumsuz bir duygu olarak tanımlanır. Oysa diğer duygular gibi öfkenin de önemli bir yeri vardır.
Öfke iki şekilde görülür: durumluk öfke ve sürekli öfke. Eşler arasında görülen öfke genellikle durumluk öfkedir. Zamanla biriken ve ani olarak ortaya çıkan bu öfke tarzının altında cevap bulamayan beklentiler, hayal kırıklığı, engellenme ve incinme yer alır.
Sürekli öfke ise öfkelenme eğiliminde olan bireylerde daha sık görülen ve ilk engellemede hemen ortaya çıkan öfke durumudur. Sürekli öfke durumunda öfkelendiren şeyin kaynağını bulamayız. Burada öfke bir yaşam şekli olmuştur. Bu birey öfkeli olmadığını iddia etse de her an gergin bir yapısı vardır.
Bir çatışma anında öfkelenen çiftlerin hangi açıdan engellendiğini ve öfkenin asıl amacının ne olduğunu görmeleri öfkenin kontrol edilmesinde önemli bir adım oluşturur.
Zaten bir çatışma anında çiftleri rahatsız eden asıl durum öfkenin kendisiyle ilgili değil öfkenin ifade etme tarzı ile ilgilidir. Uygun bir şekilde yönetilen bir öfke karşı tarafa da bir zarar vermeyecektir.
Bu anlamda kırgınlık yaşayan ve incin bir eşin kendimi kırılmış hissediyorum cümlesi daha olumlu bir dili mesajı olacaktır.
Bizi kırdığını ifade ettikten sonra Eşimizden ne beklediğimizi ve neye ihtiyacımız olduğunu belirtmemiz uygun olacaktır. Şöyle bir cümle uygun bir mesaj verebilir böyle durumlarda kendimi yalnız hissediyorum ve senin yardımına ihtiyaç duyuyorum. Çok önem verdiğim birinin ve birisinin ve senin tarafından önemsediğimi görmek istiyorum. Bu cümle işimizden ne beklediğimizi ortaya koyan bir cümledir.
Örneğin Eşimizle tartıştık ve konuyu çözüme kavuşturmadan misafir geldi. İşimiz bize kızgın ve misafirlerin yanında bizi görmezden geliyor. Böyle bir anda çözüm cümlesi “etrafımızda başka insan olduğunda da birbirimize yakın olduğumuzu ve senin için değerli olduğumu görmek isterim“ olabilir.
Burada önemli olan böyle bir durumu eşlerin olumlu ya çevirmesi ve bu durumu kısa sürede atlatabilmeleridir.
Çatışma anında üç farklı tepki gösteririz: pasif saldırgan ve olumlu iletişim. Pasif tepki aslında pasif saldırgan tepkidir ve en yaygın olanıdır. Saldırgan tepkiyi en tehlikeli ve olumsuza giden tepkidir. Bir diye tepki olan olumlu iletişimi kullanma yolu ise mutluluğu açıp mutluluğa açılan penceredir.
Bütün bu çözüm yollarıyla birlikte eşlerin birbirine sunacağı en önemli davranış birbirlerine gönülden saygı duymak olacaktır. Birbirlerinin değişimine izin vermek ve ayrı ayrı ayrı gelişimlerini desteklemek de evliliği uzun soluklu yapan başka bir yoldur. Eşine karşı açık olmak ve ilişkilerinde dürüst olmak da evliliğin vazgeçilmez unsurlarındandır.
Evlilikte bir başka önemli nokta da: Eşini neden sevdiğinin farkına varmaktır. eşimizi isteklerimizi karşıladığı için mi yoksa iyi bir hayat arkadaşı olduğu için mi sevdiğimizin farkına varmamız önemlidir. Bu farkındalığı eşlerin fark etmesi doyumu arttıracaktır.
Cinsellik te evliliğin önemli köşe taşlarından biridir. Cinselliği sadece biyolojik bir ihtiyaç olarak anlamak ve ruhun derinliklerinde bir eylem olduğunu anlamak daha doğru olacaktır. Zira cinsel ilişkide ruhların birleşmesi de söz konusudur.
Sonuç olarak mutlu bir evlilik eşlerin sorumluluk alarak ve birbirlerine alan bırakarak devam eden güzel bir yaşam tarzıdır. Lübnan Lübnanlı yazar Halil Gibran evlilik nedir sorusuna şöyle cevap verir: “Beraberliğinizde şarkı söyleyin, dans edin, mutlu olun ama birbirinizin yalnızlığını izin verin”.
Dr Metin KOÇ
Sinerji Psikoloji Merkezi
Bugün evlerdeki en büyük sorun, bireyselleşme eğilimidir. Halil Gibran Efendi acaba günümüzde yapılanın, dâimâ ve sadece "eşlerin birbirlerinin yalnızlığına izin vermek" olduğunun farkında mıdır? Kocası çağırdığında, bir kadının hangi durumda olursa olsun, davete icabet etmekle yükümlü kılındığını (İslâm da fıtrat da bunu gerektirir.) biliyor mudur? Kadınlara bunu öğretiyor mudur? Kız olsun, erkek olsun, çocuklarımız (gerçek) İslâmî terbiye üzere eğitilmedikçe ve hukuk buna göre düzenlenmedikçe aile içi çatışmalar sürecektir. YANİ SİZİN MÜŞTERİLERİNİZ AZALMAYACAKTIR.
"bir çatışma anında çiftleri rahatsız eden asıl durum öfkenin kendisiyle ilgili değil öfkenin ifade etme tarzı ile ilgilidir" Bence yazının en dikkat çekici yeri burasıdır. Elinize sağlık, yapıcı niyetli bir yazı olmuş. Savaş meydanında karşı güçlerin nasıl davranmalarının doğru olacağı konusunda taktikler vermişsiniz. Fakat iki hususa dikkat çekmek isterim: 1-Savaşların sebepleri ve (doğru eğitim de dâhil) o sebeplerin ortadan kaldırılma yolları en önemli gündemdir. Buna eğilmezsek sürekli yeni savaşlar çıkacaktır... 2- Konuya, erkeği ve kadını Yaratan'ın tavsiye, emir ve yasakları... erkeğe ve kadına yüklediği yetki ve sorumluluklar açısından bakmak, öncelikli önemi hâizdir. Aksi takdirde "bence"lerimizle hatalı yollar önerebiliriz. Selâmlar. NUTİZM VE NUTİSTLER (Serdar Özmilli) [kitapyurdu.com]