Aynı bölgede bulunan küçük cami (mescidi) ile birlikte tekkesinin de bulunduğu bir dergâha sahiptir.
Helvacı Dede hakkında herhangi bir tarihî malumat bulunamamıştır. XV. yüzyılda yaşamış mutasavvıflardan olduğu düşünülmektedir. Helvacı isminden, onun dergâhında fukaraya belirli günlerde helva ikramı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kayseri’de eski yatır listelerinde “Şeyh Eimmetü’l-Hulvanî” ismiyle kayıtlı olup, mezarının yeri belirtilmemiş zatın isminin sonradan “Helvacı” olarak değiştirilmiş olması da ihtimal dâhilindedir. Listelerde “Helvavî” adlı bir başka zattan bahsedilse de, tarif edilen mezarın yeri buradan çok farklıdır. (Mehmet Çayırdağ, Kayseri Ansiklopedisi, Helveacı Dede Maddesi, C. 3, S. 177)
Yazar Osman Gerçek de kendi blog sitesinde Helvacı Dede ile ilgili olarak şunları kaydeder: “13. yüzyılda yaşamış olan Kapadokya Fatihi Turesan-ı Veli, Hac esnasında tanıştığı gönül dostu Hemmet Hü’l Ülvan’ı Kayseri’ye davet ederek beraberinde Kayseri’ye getirir. Şeyh Hülvan Kayseri’de irşad görevine başlar. Aradan yıllar geçtikten sonra kendisi de bir gönül dostu olan Tur Hasan Bey yine hacca gider. Annesi sıcak sıcak helva yapmıştır ve Şeyh Hulvan´ın da olduğu bir ortamda “Hasan’ım da olsaydı da şu helvadan sıcak sıcak yeseydi” der. Rivayet o ki Şeyh Hulvan bu helvayı alarak Mekke´ye Tur Hasan Bey´e götürür ve bundan sonra adı Helvacı Dede olarak kalır.”
Helvacı Dede´nin mezarı çevre düzenlemesi bahane edilerek yol ortasından kaldırılmak istenmişse de bunda başarılı olunamamıştır. Belediyenin düzenleme çalışmaları esnasında iş makinesinin kepçesinin yamulduğu, mezarlığa kepçenin giremediği, hatta Helvacı Dede'nin, kepçe operatörünün rüyasına girdiği ve rüyasında bu işten vazgeçmesini isteyince kepçe operatörünün bu işi yapmak istemediğini bildirdiği halk arasında rivayet olarak anlatılır…
Helvacı Dede hakkında herhangi bir tarihî malumat bulunamamıştır. XV. yüzyılda yaşamış mutasavvıflardan olduğu düşünülmektedir. Helvacı isminden, onun dergâhında fukaraya belirli günlerde helva ikramı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kayseri’de eski yatır listelerinde “Şeyh Eimmetü’l-Hulvanî” ismiyle kayıtlı olup, mezarının yeri belirtilmemiş zatın isminin sonradan “Helvacı” olarak değiştirilmiş olması da ihtimal dâhilindedir. Listelerde “Helvavî” adlı bir başka zattan bahsedilse de, tarif edilen mezarın yeri buradan çok farklıdır. (Mehmet Çayırdağ, Kayseri Ansiklopedisi, Helveacı Dede Maddesi, C. 3, S. 177)
Yazar Osman Gerçek de kendi blog sitesinde Helvacı Dede ile ilgili olarak şunları kaydeder: “13. yüzyılda yaşamış olan Kapadokya Fatihi Turesan-ı Veli, Hac esnasında tanıştığı gönül dostu Hemmet Hü’l Ülvan’ı Kayseri’ye davet ederek beraberinde Kayseri’ye getirir. Şeyh Hülvan Kayseri’de irşad görevine başlar. Aradan yıllar geçtikten sonra kendisi de bir gönül dostu olan Tur Hasan Bey yine hacca gider. Annesi sıcak sıcak helva yapmıştır ve Şeyh Hulvan´ın da olduğu bir ortamda “Hasan’ım da olsaydı da şu helvadan sıcak sıcak yeseydi” der. Rivayet o ki Şeyh Hulvan bu helvayı alarak Mekke´ye Tur Hasan Bey´e götürür ve bundan sonra adı Helvacı Dede olarak kalır.”
Helvacı Dede´nin mezarı çevre düzenlemesi bahane edilerek yol ortasından kaldırılmak istenmişse de bunda başarılı olunamamıştır. Belediyenin düzenleme çalışmaları esnasında iş makinesinin kepçesinin yamulduğu, mezarlığa kepçenin giremediği, hatta Helvacı Dede'nin, kepçe operatörünün rüyasına girdiği ve rüyasında bu işten vazgeçmesini isteyince kepçe operatörünün bu işi yapmak istemediğini bildirdiği halk arasında rivayet olarak anlatılır…