Bir Sure:
FİL SÜRESİ
Rahmân, Rahîm Allah’ın Adı’yla.
1. (Gözünle) görmüş gibi bilmez misin Rabbin ne yaptı fillerle gelen o orduyu? [1]
2. Boşa çıkarmadı mı onların tuzak ve düzenlerini?
3. Üzerlerine (sürü sürü, renk renk) ebabil kuşları gönderdi;
4. Onları pişmiş tuğladan (mermi gibi) taşlarla vuruyorlardı.
5. Neticede onları delik–deşik olmuş ekin yaprağına çevirdi.[2]
[1] Habeşistan’ın Hıristiyan valisi Ebrehe, Yemen’in San’a şehrinde büyük bir mabet yaptırmıştı. Arapların Kâbe’yi olan ziyaretlerini böylece bu mabede, kendi topraklarına yöneltmek istiyordu ve bunun için Kâbe’yi yıkmak gayesiyle içinde savaş filleri olan büyük bir orduyla Mekke’ye saldırdı. Bu hadise, Allah Rasûlü’nün dünyayı teşriflerinden 50 gün önce olmuştu.
[2]Tarihin çok önemli kavşaklarında önemli, hattâ olağan dışı denebilecek hadiseler meydana gelir. Mekkeliler, Ebrehe’nin saldırısına karşı koyabilecek durumda değillerdi. Nitekim, saldırısı sırasında civar dağlara çekilmişlerdi. Bu sebeple, Kâbe’nin Asıl Sahibi (c.c.), Allah Rasûlü’nün doğumunun arefesinde Kâbe’yi bizzat korudu. Ebrehe ordusunun üzerine Hicaz’da rastlanmayan, tanınmayan sürü sürü ve renk renk kuşlar gönderdi. Kuşlar, gagalarında ve ayaklarında birer tane olmak üzere tamamı üç taş taşıyorlar ve bunları Ebrehe askerlerinin üzerine mermi gibi fırlatıyorlardı. Askerlerin aşlarından giren taşlar, iç organlarından geçerek arkalarından çıkıyor, böylece iç organlarını da parçalıyorlardı. Açık bir mucizeydi bu. (Razi, İbn Kesir, Hamdi Yazır) Hadise öylesine meşhur oldu ki, meydana geldiği yıl Fil Yılı olarak anılır hâle geldi.
Bir hadis
Ebu Hureyre (r.a.) bir hadisinde şöyle anlattı: Hz. Peygamber (a.s.m.) bir gün insanların arasında oturuyordu. O sırada ona bir zat geldi ve:
"Ey Allah'ın Resulü! İman nedir?" dedi.
"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman ve keza son dirilmeye iman etmendir" buyurdu.
“İslâm nedir?” dedi.
"İslâm, Allah'a kulluk etmen ve ona hiçbir şeyi ortak yapmaman, farz namazı dosdoğru kılman, farz kılınmış olan zekâtı vermen ve Ramazan’da oruç tutmandır." buyurdu.
“Ey Allah'ın Resulü! İhsan nedir?” dedi.
"Allah'a onu görürcesine ibadet etmendir. Her ne kadar onu görmüyorsan da o seni muhakkak görür." buyurdu.
“Ey Allah'ın Resulü, Kıyamet ne zamandır?” dedi. (Efendimiz cevaben) buyurdu ki:
"Bu konuda sorulan sorandan daha çok bilgiye sahip değildir. Fakat onun alâmetlerini sana haber vereceğim: Cariyenin efendisini doğurması, onun alâmetlerindendir. Yalınayak ve çıplak kimseler, insanların idarecileri oldukları zaman, işte bu da onun alâmetlerindendir. Koyun çobanları yüksek bina kurmakta birbirleriyle yarışa başladıkları zaman, işte bu da onun alâmetlerindendir. (Kıyametin vakti) Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği beş şeye dahildir."
Bundan sonra Peygamber: “Kıyamet vakti hakkındaki bilgi ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez, yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez, şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.” ayetlerini okudu.
Ebu Hureyre der ki: Sonra o şahıs dönüp gitti. Arkasından Allah Resulü (a.s.): "O adamı bana geri getiriniz." diye emretti. Bunun üzerine sahabeler onu geri getirmek için aramaya başladılar, fakat bir şey göremediler.
Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.): "İşte o, Cebrail'dir. İnsanlara dinlerini öğretmek için gelmiştir" buyurdu.
FİL SÜRESİ
Rahmân, Rahîm Allah’ın Adı’yla.
1. (Gözünle) görmüş gibi bilmez misin Rabbin ne yaptı fillerle gelen o orduyu? [1]
2. Boşa çıkarmadı mı onların tuzak ve düzenlerini?
3. Üzerlerine (sürü sürü, renk renk) ebabil kuşları gönderdi;
4. Onları pişmiş tuğladan (mermi gibi) taşlarla vuruyorlardı.
5. Neticede onları delik–deşik olmuş ekin yaprağına çevirdi.[2]
[1] Habeşistan’ın Hıristiyan valisi Ebrehe, Yemen’in San’a şehrinde büyük bir mabet yaptırmıştı. Arapların Kâbe’yi olan ziyaretlerini böylece bu mabede, kendi topraklarına yöneltmek istiyordu ve bunun için Kâbe’yi yıkmak gayesiyle içinde savaş filleri olan büyük bir orduyla Mekke’ye saldırdı. Bu hadise, Allah Rasûlü’nün dünyayı teşriflerinden 50 gün önce olmuştu.
[2]Tarihin çok önemli kavşaklarında önemli, hattâ olağan dışı denebilecek hadiseler meydana gelir. Mekkeliler, Ebrehe’nin saldırısına karşı koyabilecek durumda değillerdi. Nitekim, saldırısı sırasında civar dağlara çekilmişlerdi. Bu sebeple, Kâbe’nin Asıl Sahibi (c.c.), Allah Rasûlü’nün doğumunun arefesinde Kâbe’yi bizzat korudu. Ebrehe ordusunun üzerine Hicaz’da rastlanmayan, tanınmayan sürü sürü ve renk renk kuşlar gönderdi. Kuşlar, gagalarında ve ayaklarında birer tane olmak üzere tamamı üç taş taşıyorlar ve bunları Ebrehe askerlerinin üzerine mermi gibi fırlatıyorlardı. Askerlerin aşlarından giren taşlar, iç organlarından geçerek arkalarından çıkıyor, böylece iç organlarını da parçalıyorlardı. Açık bir mucizeydi bu. (Razi, İbn Kesir, Hamdi Yazır) Hadise öylesine meşhur oldu ki, meydana geldiği yıl Fil Yılı olarak anılır hâle geldi.
Bir hadis
Ebu Hureyre (r.a.) bir hadisinde şöyle anlattı: Hz. Peygamber (a.s.m.) bir gün insanların arasında oturuyordu. O sırada ona bir zat geldi ve:
"Ey Allah'ın Resulü! İman nedir?" dedi.
"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman ve keza son dirilmeye iman etmendir" buyurdu.
“İslâm nedir?” dedi.
"İslâm, Allah'a kulluk etmen ve ona hiçbir şeyi ortak yapmaman, farz namazı dosdoğru kılman, farz kılınmış olan zekâtı vermen ve Ramazan’da oruç tutmandır." buyurdu.
“Ey Allah'ın Resulü! İhsan nedir?” dedi.
"Allah'a onu görürcesine ibadet etmendir. Her ne kadar onu görmüyorsan da o seni muhakkak görür." buyurdu.
“Ey Allah'ın Resulü, Kıyamet ne zamandır?” dedi. (Efendimiz cevaben) buyurdu ki:
"Bu konuda sorulan sorandan daha çok bilgiye sahip değildir. Fakat onun alâmetlerini sana haber vereceğim: Cariyenin efendisini doğurması, onun alâmetlerindendir. Yalınayak ve çıplak kimseler, insanların idarecileri oldukları zaman, işte bu da onun alâmetlerindendir. Koyun çobanları yüksek bina kurmakta birbirleriyle yarışa başladıkları zaman, işte bu da onun alâmetlerindendir. (Kıyametin vakti) Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği beş şeye dahildir."
Bundan sonra Peygamber: “Kıyamet vakti hakkındaki bilgi ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez, yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez, şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.” ayetlerini okudu.
Ebu Hureyre der ki: Sonra o şahıs dönüp gitti. Arkasından Allah Resulü (a.s.): "O adamı bana geri getiriniz." diye emretti. Bunun üzerine sahabeler onu geri getirmek için aramaya başladılar, fakat bir şey göremediler.
Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.): "İşte o, Cebrail'dir. İnsanlara dinlerini öğretmek için gelmiştir" buyurdu.